6 Eylül 2009 Pazar

Senden önce yaşamadım..

aşkın bürünürse siyah gecelerin hüznüne...korkma sevgilim!..yüreğim her gece gözlerinin nöbetinde... titrerse ellerin nedenini bilmediğin sebeplerle...anla sevgilim!...yüreğim ellerini delicesine özlemekte...bensiz sokaklar da yağmurlar düşerse...gözpınarlarından gözbebeğinin içine farzet bir tanem!...gözyaşlarım gökyüzün de bir yerlere dua etmekte...gözlerinden bir damla düşerse yüreğinin derinlerine öylesine...gör birtanem!...aşkım yüreğinin kapısında ağlamaklı yine...elimde olsaydı dünyaları vermez miydim hasretim gözlerine...olmuyor bir tanem!...cebimde bir aşkın.. bir de gözlerin...dolanır seni ararım sokaklar da deli divane...gel gör ki...sevdan yedi cihan servetinden büyüktür bende...ve anla ki...hasretinin vurumu nasıldır yüreğime bitmeyen geceler de...seni sana anlatmak öyle zordur ki dillerime...anla sevgilim!...kelimeler anlamsızbiçaredir senin olduğun yerler de...bir günü daha yokluğuna sarıp hayalinle avunmak...söyle bir tanem!...yaşamak bu mudur sence?...ve gel gör ki...aşkın tek ihanetimdir yüreğime...ve anla ki...sensiz yaşamak yaşamak değildir bende...yaşamak canımın içi!...ellerinin gölgesi düştüğü zaman ellerime...yaşamak dediğin saklı sanki...gözyaşlarını silip ellerine dokunabildiğim geceler de...yaşamak bir tanem!... yaşamak...korkmadan...çekinmeden...susmadan...durmadan...bıkmadan...delicesine...yaşamak açmayan baharım!...yaşamak yüreğimi haykırmaktır gözlerinin içine...işte o gün geldiğinde...sarıl bana sevgilim!...ecelim senden gelsin gelecekse...hasretinden kopup bana geldiğin de...tut ellerimi canımıniçi...nasıl hasretim bir bilsen kartanesi ellerine...gözlerinin uzaklara daldığı yağmurlu bir gecede...üşürse eğer ellerin...gözlerini kapatırsa soğuk rüzgarlar...farzet bir tanem!...yüreğim gökyüzü olmuş üzerine...farzet birtanem...farzet ki...ben hiç yaşamadım senden önce...Alıntı...

Sen söyleme...

İnsan neden insanca yaşamayı denemez? Kendilerine ait olmayan yaşamları yaşanmaz hale getirmek için neden yarış içine girer? Sen söyleme. . . İnan ki ''gücüme gidiyor böyle yaşamak'' Kimsenin uğramadığı bir dağın zirvesinde saklı bir mağarada ne para ne pul; ne fatura ne okul; uygar dedikleri şu dünyadan hiç ama hiçbir şey olmadan yalnız sen yalnız ben sadece ikimiz; göz göze; koyun koyuna yaşasaydık ne güzel olurdu değil mi sevdiğim? Ömrümüz katlanırdı eksilen zamana inat yıllarca.. Olmadı maalesef olmadı... Ötekiler var ya hani seni hani beni hani bizi bizden çok seven ötekiler bırakmadılar bizi.... Şimdi yüzümüze bakıp 'üzgünüm' diyen ötekiler... İnsan neden insanca yaşamayı denemez? Kendilerine ait olmayan yaşamları yaşanmaz hale getirmek için neden yarış içine girer? İnan ki ''gücüme gidiyor böyle yaşamak''... Yaşam direncimi kaybeder gibi miyim ne? Anlayamıyorum sevdiğim anlayamıyorum... Senden kalanları ne yapacağımı da bilemedim onca geçen zamana rağmen... Atamam! Tenine yüreğine değdi hepsi. Üstelik biri bulur da o büyülü kokunu duyarsa; bilirsin kıskanırım dayanamam... Bendeki değerini anlatamadım değil mi sana? Anlatamayacak kadar da korkağım hâlâ… Oysa tırnaklarını tarağımda kalan saçlarını bile kıyıp saklardım ben senin… Elimden gelse gezdiğin yerlerdeki ayak izlerini silerdim üzerine bir başkası basmasın diye… Ancak anlatamadım sevdiğim anlatamadım… Sarılmak bağrına yaslanmak kucağında dinlenmek saçlarımı okşarken dizinde uyumak varken; boş düşlerimle oyalanıyorum gecenin bu çingene saatlerinde… İnat edip yaşlarımı tutmaktan boğuluyorum… Ama ağlamıyorum sevdiğim hiç ağlamayacağım da..
Senin anımsadığın gibi mayısta açmış Cezayir menevşesi gülüşlerimde kalacağım her zaman ötekilere inatla anlamasalar da...
Ya sen? Unutturmayı başardılar mı beni sana? Tamam sus duymak istemiyorum sen sus(!)Sen söyleme. . .

Git..

Git artık !…Git Artık!.. Sustuklarını bana harcama…Dilimdeki pasaklı küfürleri kaldıramasın.Yüreğine gelmeye vesaitim yok.Ve kalmaya yerim…Git artık !. Yollarını bana harcama…Sürgün ve hükümlü yanlarımdan vurgun yiyorum en çok…Düşlerimi tükürüyorum mosmor bir kusmukla.Bitmiyor öksürük nöbetlerim.Sökül artık nikotine kesmiş ciğerimden…Voltalara çıkıyorum seni unutmalara.Dilimde pasaklı küfürler.On adımda bir dönmek hiç bu kadar koymamıştı bana…Duvar örülü kapıların ardında özgürce büyüdüm ben oysa…Tutsaklığım sanaymış.Şimdi azad ettim kendimi parçalandı zincir..Git artık!..Kelepçe vurma özgür düşlerime…Sana haykırdığımı sandığım her yazıda kendime çarpıyorum..Dipteyim şimdi ;Suya yazıyorum…Okumuyorsun yazdıklarımı İçimi okumuyorsun…Bu yüzden “gel” bitti dilimde…Git büyüdü(m) içimde…Kana(t)ma kendini yazılarıma..Katı bir yalnızlık hükmüne boyun eğmiş saçlarım..Tarasam saçlarımı kan sular iner alnıma..(t)aramıyorum saçlarımı aynalarda…Çıplağım…Ardışık hüzünlerde…Elbiselerimi zaman giymiş tekerteker..Beğenmemiş çıkarmış hepsini…Sesine yakın bir notam yok söylediğim türkülerde…Bu yüzden çekmiyorum geri öfkemi…Çıkma karşıma;Daha sokak köpeklerinin küfürleri var dilimde..Şizofren deliler kurmuş hamağını beynimin çınarına .Bir yanımda inancımbir yanımda isyanım iki tezat…Son perdesini oynuyorum saçmalamanın…Yatacak yerim yok..Uykusuzum…Ben iflah olmam…Git artık !.. Susmaz ağrımın asi çağrısı…,
Altıntı..

Sen istedin..

itinayla yazıldı şiirler aşka dair/yenik düştü sıcağı yüreğin bir bilinmeze..istedin/sen istedin…sen! ihtimalin ötesinde seyrediyordu sessiz bir geminin sessiz rotası tam yol ileri/ikircikli yolcunun huzursuzluğuna yattı şirretin nane molla kurallarına sığdırılan saatler bir suç ortağının sırrına demir attı yalnızlık.. açık kırmızı bir karanfil kokusu doldururken odayı/sensizlik keskin uçurumlarda “la vie en rose” demişti Edith Piaf/gül sokaklarda çamura bulandı..!aç kulağını ve duy/herkesin kirlisi ortada yılgın güçlerin yıkılmış kahramanı sol yanımda astığım her takvim/bir yaprak düşürdü/ eskidi resimler zıvanadan çıkan bir kedinin tıslamasına saklandı öfke ıskalamaz artık saldırı/lokomotif yarına ayarlandı daralan bir düş dünyasında/ırlar çağladı aynı sevdayla şimal yıldızıydı yol göstericim kayıp anlarımda içime bulut saklandı/puslu bir dünya sırtıma vurulan iki hecede yiten bir aşka öyle çok şiir yazıldı resimlerde ayrılık öyle çok anlatıldı /laleler artık siyah/ ertelediğim hayatıma sözüm kalmadı ..!!rapsodileri suskunluğun ruhuma kazındı/kırmızı bir rapsodi kulaklarımda aldığım her soluğa şarap kadehlerinden döküldü sarhoşluğum küçük bir hesaplaşmam kaldı kendimle ..al kanların aktığı damarlarıma işleyen virüs oldu aşk(ın) diken üstünde yazılan şiirlerde yitirdim aklımı ..anladınız…deli bir şair muamması incileri dökülmüş kaftanın taşıyıcısının kesilen başına sarılıp rüya diyarlarda düş biledim düşmanlarıma şahidimdir güneş/şahidimdir ay ellerine kendimi bırakmıştım/hüzünlü bir Haziran ortası bastın üstüne yüreğimin ..!vuslat yok artık/eski bir şarkı sözleridan eskimiş bir söz/söyleyemediğim..tek başıma…esen bir fırtına…ortalık darmadağınık ..!yıldızlara ulaşan sesi sessizliğimin engin bir denizde yüzen bir balık/sahiller uzaklarda nefretin içinden taşan öfkesinde sarpa sardı sözlerin büyüsü.. istedin/sen istedin…sen! kimse bitsin istemezken/dursun istemezken masalların saflığını ütopyamı kaybettim…şartsız bir kabullenişe yenildi sevda tek kelime etmedim… “biten bitmiştir” üşüyorum…sıcağın terk etti yüreğimi..
Alıntı..
Yatışmayı bekleyen öfkelerimizdi bizi uzak kılan Ve ben konduramıyorum. Elimizde zamana bırakılmış umutlarımız vardıemanet ettiğimiz hayallerimiz en çokta../..Bize geri vereceğinin meçhullüğündemahmur bir eda takınarak kabullenmiştik bunu..! ..Şimdilerde çok saçma geliyor../..Aşk zamana bırakılmamalıydı..!… Gecikmelere itecekti bizi arsızcagecikecektik birbirimize farkında olmadanbiliyorum… Açtığı boşlukta telaşlı çırpınışlar içerisinde bulacaktık kendimizi..Kurtulmak hiç kolay olmayacaktı belki de..Ya da kurtulmak istemeyecektik kim bilir? Savrulmak yakışacaktı belki bizeyok oluşların ortasında bulacaktık kendimizi çoğu kez..Zamana bırakılan kimliklerimiz tanınmayacak hâle gelecektiöyle ki birbirimizi bile tanıyamayacaktık belki de..! Böyle olmasını istememiştim oysa kiistemedik değil mi? .. … (Üzerime dökmüş olduğun acılarıçıkarmaya çalıştığım bir geceydi yine..) Yokluğunu açıklayacak tek bir kelime yokinanmak istemediğimden olsa gerek susmaya sığındım şu ara..Ne istediğini bilmeyen bir ruh hâli yorgun bir beden telaşlı bekleyişlerin eksik olmadığı bir ben var baştan aşağıya anla işte../..Kendimi tanıyamayacağım hallere düşmeme ramak kaldı sanki..Üstümden taşan yalnızlığım gittikçe ağırlaştıdaha da çekilmez kıldı kendisini..! Silik görünüşlere bürünme zamanıydı şimditırnak içindeki mutluluk pozlarında buldum kendimi.! Zamana bıraktığımız her şeybir kaçışın kuytusuna sığınmaktan ibaretti...Zamana hükmedebilen bir sevginiz varsaşanslıydınız... (Ve ben konduramıyorum..) Şanssızlığımızı..! ... Bizi zamana bıraktık.. Zaman bizi olmadık yerlere.. (Dönemiyoruz) Bir ürperti kopuyor içimdeen soğuk haliyle yüzüme çarpıyor yalnızlık.. Üşür gibi oluyorum önce Çıplak acılarım sızlıyor sonrasında.. Yanaklarımın iki yanından süzülen ılık gözyaşları biran olsun ısıtıyor yüzümü../..Lakin ne faydayürek buz kestikten sonra..!

..

ipe sapa gelmez
bir firar tutkusu
yollar
dönüp dolaşmaz ki
duvarlarıma
anla işte;hayat avuntusu...
gitmek var diyorum
gitmek
ses´i serzenişten ötede tüketmek
gitmek var diyorumb
avullarımda yangın
külli ziyan
öpüp kokladığım
terk-i diyar sözlerin
dudaklarını kavuran...
gece uykuları örtmüş
öyle bir vakit d´üşüyorum
ben hep çok daha da çok
üşümekve
eski(l)miş bir inancın
kollarında ölmek istiyorum......
alıntı...

29 Ağustos 2009 Cumartesi

I.TANISAN SEVERDİN
Hiç bir suçum yok diye nasıl söylersin hayret
Söyle bana acıdan dertten başka ne verdin
Benim için birazcık göstermedin ki gayret
Eğer tanımış olsan sen de beni severdin
II.ANLAMAZ Kİ TEN AŞKI
Daldan dala dolaştın konmadın hiç bu dala
Yanlış yerde aradın heba ettin sen aşkı
Sana bin kez söyledim anlamadın budala
Aşk yürekte yaşanır anlamaz ki ten aşkı
III.AŞKTAN KAÇAMADIM
Seni her gördüğümde inan ki eriyordum
Ne sana ne kimseye derdimi açamadım
Engel olurum diye bir savaş veriyordum
Kendimden kaçtım ama bu aşktan kaçamadım
Mustafa Çetiner
çimde hiç sönmeyen ateşim
Karanlıkta düşlerime yağan yağmurum
Gözlerimde hiç dinmeyen yaşım
Hüsranımsın...
Vuslata dönüşmeyen ayrılığım
Sessizce inleyen pişmanlığım
Dudaklarımdan düşmeyen sözlerim
Sözcüklerimsin...Bağırdığımda duyulmayan sesim
Ellerimi ısıtan sıcak nefesim
Bir anlık sandığım hevesim
Sevdiğimsin...
Kendime duyduğum nefretim
Bir türlü dinmeyen hasretim
Gözlerin tek ebedi servetim
Herşeyimsin...
Damla Okçu
Suçladın beni durmadan
Bağırıp durdun sormadan
Gidiyorum işte üzülme
Gidiyorum bir Sonbahar ardından...
Ağlamak çare olmuyor işte
Gidene kal demek zordur.
Gidişini seyretmektir o tepede
Bana kalan bu hazin sondur...
Kurumada ıslanmış yaşlı gözlerin
Bir toz bulutu gibi esen rüzgarda.
Çınlar kulaklarımda hala sözlerin
Sözlerin ki beni ağlatır baharda...
Damla Okçu


İçinde fırtınalar kopuyordu göremediğim

Sakin sulardan geliyordun

Çığlıklarını gözlerinden duyuyordum

Bana bakarken gözlerin doluyordu

Ellerin.. Ellerin düşmüyordu yüzünden

Gitmek istemeyen duruşunla kaçıyordun

Anlamlaştıramadığımız dünlerimizden

Saklıyordun gerçekleri

Seni ele veriyordu her bir zerren

Aşk saçlarından damlıyordu

Sen susarken bile hüzün kokuyordun..

Hülya Korkut